loading...

Audi RS Q e-tron yeni nesli ile karşımıza çıktı

Geçtiğimiz Mart ayında Abu Dabi’de ilk çöl rallisini kazanan Audi RS Q e-tron evriminin bir sonraki aşaması için hazır.

 Audi tarihinin en mühim projelerinden biri olarak kabul edilen ve ilk konsept fikrinden bir yıl benzer biçimde kısa bir süre sonrasında dünyanın en sıkıntılı rallisinde kendisini gösteren Audi RS Q e-tron, şimdi bir takım geliştirmeyle yeni mücadelelere hazırlanıyor.

Geliştirme çalışmalarının ilk bölümünü beden oluşturuyor. Tamamen yenilenen beden, kayda kıymet seviyede geliştirilmiş aerodinamik özelliklerle donatıldı. Bu sayede prototipin ağırlığı ve ağırlık merkezi düşürüldü. Yeni çalıştırma stratejileriyle elektrikli güç aktarma organlarının verimliliği daha da artırıldı. Pilota ve co-pilota hem iç mekanda hem de ihtimaller içinde lastik değişiminde daha çok kolaylık sağlandı. Gövdede meydana getirilen bu yeniliklerin arkasından E2 kısaltmasıyla anılan RS Q e-tron, bu haliyle 1980’lerde B Grubu rallilerinde yarışan efsanevi Audi Sport quattro’nun son geliştirme aşamasındaki halini anımsatıyor.

Projenin ilk hayata geçirildiği dönemde olduğu benzer biçimde geliştirme sürecinde de pilotlar, co-pilotlar ve teknisyenlerle beraber düşünce birliği elde eden Audi, RS Q e-tron E2’deki güncellemeleri, Ekim ayında Fas’ta gerçekleştireceği testlerle deneyecek ve 2023 Dakar Rallisi için hazırlıklara başlamış olacak.

Havada nazik, kumda hafifçe: Yeni beden

Audi RS Q e-tron E2, selefinden tek bir beden parçası bile miras almadı. Daha ilkin tavana doğru dar açıyla girinti meydana getiren kokpit, iç mekan boyutlarına ilişkin düzenlemelere uymak için oldukça genişletildi. Ön ve arka kaputlar da tekrardan tasarlandı. Arka kaputun B sütunlarının sağında ve solunda bulunan alt akış kaldırılmış. Modifiye katmanlarla, kısaca kompozit malzemelerden meydana getirilen optimize edilmiş kumaş katmanlar aracın ağırlığı azaltıyor. RS Q e-tron’un ilk neslinin aşırı ağır olduğu göz önüne alındığında, birkaç düzine kilogram tasarrufun yanısıra, ağırlık merkezinin düşürülmesi de sağlanmış.

Gövdenin kaputların altında kalan bölgesindeki aerodinamik konsept de tamamen yeni. Neredeyse tekne gövdesini çağrıştıran bu bölümün en geniş noktası kokpitin en üst kısmıyken, beden öne ve arkaya doğru mühim seviyede inceliyor. Audi bu modelde çamurlukların ön tekerleklerin arkasında kalan, kapıya geçiş oluşturan ve şirket içinde “Fil Ayağı“ dedikleri kısmı kullanmıyor. Böylece daha çok ağırlık tasarrufu sağlnıyor ve hava akışı optimize ediliyor. Toplam aerodinamik sürtünme ortalama yüzde 15 oranında azaltılmış. Bu durum, yönetmeliklere bakılırsa 170 km/s olan azami hıza tesir etmiyor. Bununla beraber, iyileştirilmiş hava akışı, mühim bir avantaj sunuyor. Elektrikle çalışan otomobilin enerji ihtiyacı daha da azalıyor.

(Toplam: 2, Bugün: 1 )

Bir yanıt yazın